Makine Mühendisi Günlüğü
Nükleer güç reaktöründe, aynen termik santrallarda olduğu gibi elde edilen ısı ile sudan buhar; buharın türbinleri döndürmesinden ise elektrik enerjisi elde ediliyor. Ancak prensip olarak birbirine çok benzeseler de aralarında çok önemli farklar var. Nükleer santrallar, termik santrallarda olduğu gibi dışarı karbondioksit (CO2) ve kükürtdioksit (SO2) gibi çevreye zararlı gaz salmaz ve kül bırakmaz.
1- Reaktör: Reaktörde fisyon sonucu termik enerji açığa çıkar ve birinci devre suyunu ısıtır.
2- Buhar üreticisi: Birinci devredeki yüksek basınçlı ve enerjili su, ikinci devredeki suyu ısıtır.
3- Türbin: Oluşan buhar, türbini çalıştırarak elektrik üretir. Çıkan kullanılmış buhar yoğuşturucuya gider.
4- Yoğuşturucu: Türbinlerdeki kullanılmış buhar, soğuk üçüncü devre suyu tarafından yoğuşturularak buharlaştırıcıya gönderilir. Sistem bu döngü içerisinde sürekli devam eder.
Fisyonun oluşumu
Bir nötronun, uranyum gibi ağır bir element atomunun çekirdeğine çarparak yutulması, bunun sonucunda bu atomun kararsız hale gelerek daha küçük iki veya daha fazla farklı çekirdeğe bölünmesi reaksiyonuna fisyon denir. Çok büyük enerjiler açığa çıkaran iki tür nükleer reaksiyon vardır. Bunlar büyük atom çekirdeklerinin parçalanması (fisyon) veya küçük atom çekirdeklerinin birleşmesi (füzyon) reaksiyonlarıdır. Henüz füzyona dayalı bir nükleer reaktör yok. Güneş, füzyon yoluyla enerji üretmekte.
Türkiye’nin ilk nükleer santralı 2012’de devreye alınacak
Enerji Bakanlığı’nın hazırladığı 10 yıllık plana göre Türkiye’nin 165 milyar kilovatsaat olan yıllık elektrik tüketimi, her yıl ortalama yüzde 5 büyüme tahmini doğrultusunda 2012’de 200 milyar kilovatsaati aşacak. Su ve kömür gibi yerli kaynakların tamamı kullanılsa bile Türkiye, en az 40 milyar kilovatsaatlik açıkla karşı karşıya kalacak. Bu noktada iki alternatif öne çıkarken, ya doğalgaz ithalatı (2005 faturası 6 milyar dolar) artırılacak ya da nükleer santral devreye girecek.
Uranyumun serüveni
Uranyum, radyoaktif özelliği düşük olan bir elementtir. Reaktörde tepkimeye tabi tutulmadan önce lastik bir eldivenle bile tutulabilir. Günümüzde nükleer santrallarda yakıt olarak uranyumdioksit (UO2) tercih edilmektedir. UO2 önce toz haline getirilip sonra 1 cm çap ve yüksekliğinde küçük silindirler şeklinde sıkıştırılır. Daha sonra fırında pişirilerek seramik yakıt lokması haline getirilen bu silindirler 4 m uzunluğunda ince bir metal zarf içine yerleştirilerek yakıt çubukları elde edilir. Büyük bir reaktörde bu yakıt çubuklarından yaklaşık 50.000 tane vardır.
güzel bir paylasimya
Bir nükleer enerji santrali Türkiye’nin 165 milyar kilovatsaat enerjiye ihtiyacı olduğunu düşünürsek ne kadarlık bölümünün enerjisini kendi başına üretebilir.
Cevabınız için şimdiden teşekkür ederim.
İyi çalışmalar…
@Refik Cebeci, yorumunuzla sayfaya renk kattığınız için teşekkür ederim.
Bugün dünya üzerinde kurulu olan nükleer santrallerin her biri ortalama olarak 6.000 GW-saat enerji üretmektedir. Türkiye’nin enerji tüketiminin 165.000 GW-saat olduğu bilindiğine göre, dünya ortalaması ölçeğinde kurulacak bir nükleer santral, enerji ihtiyacımızın %3.63’ünü karşılayabilir. Tabi bu ortalama nükleer santral değeri için yapılmış çok kaba bir hesap. Bu yüzde değerinin 5’i bulabileceğini öngörüyorum.
Bugün Fransa enerji ihtiyacının %80’e yakınını nükleerden karşılıyor.
Türkiye’de kişi başı elektrik tüketimi dünya ortalamasının altında. Ancak yinede enerjide dışa bağımlı konumdayız. Bu linkten 60’lı yıllardan günümüze kadar olan kişi başı enerji tüketimi değerlerini görebilirsiniz: http://goo.gl/IGCMW
Ayrıca Dr. Murat Kaya bu konuda kapsamlı bir makale hazırlamış. İncelemenizi tavsiye ederim. www2.bayar.edu.tr/somamyo/docs/dergi/sayi7/o207s78.pdf
Çooook gūzel olmuş breeeemmm:)
çook tşk ederim sayenizde 100 aldım :)))))))))))))))
Keske zararlarindan da bahsetseydiniz.
GÜNEŞ ENERJISINI -(TESLA SIRKETININ YATIRIMLARINI BIR INCELEYIN BIR ZAHMET) RÜZGAR ENERJILERINI (ULKEMIZDE BOGAZICI UNIVERSITESI EN IYI ORNEK) NEREYE GONDERDINIZ…
Almanya, bizden daha kuzeyde ve güneşi çok daha az görmekte iken elektirik ihtiyacının %60 ini güneş enerjisinden sagliyorken hidrotermik santraller ( su kaynaklarimizi dogru kullanamamak birçok göl ve ormanın yok olmasi), komurlu termik santraller (kömürün %40 enerji -%60 hayatı risk taşıyan ölümcül sera gazi -etkisi 200 yılda hafifliyorken) dogalgazli termik santraller yapmak ( biz dogalgazi disardan aliyorken rafinemiz yokken) nukleer santraller (siyum 131 dogada 250 yil kalabiliyor ve kan kanserine sebep olurken ve bu santrallerin dunyada atiklarinin cozumu bile uretilmemisken ) cok pahali ve deprem kuşağı (üstelik sünni depremlerinde hedefi ) olan ülkemizde yapmak çok mantıklı… tebrik ediyorum bu dahiyane projelere imza atanları…
Boğaziçi üniversitesi rüzgar enerjisiyle tüm kampudin elektriigini üretip arttiriyorken neden ulkemizi dahada disari bagimli hale getirmek uzere çalışılan projeler yapıyorsunuz. Avrupa artık marşı isitmaktan gerekirse yapay bir güneş yapmaktan bahsediyor (teknoloji su an için o prijeler icin yetersiz ve ütopik olabilir ama en basiti bundan 25 yıl önce görüntülü konuşmadan bahsetseydiniz çok gulerdik) iken ben gelecek 100 yy basarilacagina eminim biz hala nukleer santrallerin faydalarını saymakla bitiremiyorsak birileri bizimle feci dalga geçiyor diye dusunuyorum
Husniye abla cumhurbaşkanı olur senden, Başkanlığa adaylığı düşünürmüsün 😀
Almanyada kaç tane nükleer santral var bi bakın öyle konuşun özellikle fransaya bakın
Yıllarca milleti güneş enerjisi rüzgar enerjisi vb kısıtlı enerjilerle uyuttunuz siz ve sizin gibiler bugün dışarı bağımlı kaldık malesef taptığınız avrupada
Fıransa yüzde 80 nükleer enerjiden yararlanıyor beğenmediğimiz nice ülkeler atom santrallerinden faydalanıyor açında biraz istatiklere bakın geri kafalılığı bırakın
Bırakın bu inadı
Teşekkürler değerli yorumunuz için. Nükleer enerji santralleri hiç bir halkın menfaatleri için değil, küresel emicilerin hizmetindedir! Dogannin ruhuna aykırı bir ritimdir. Güneş bile enerjisini paket paket gönderir ki dünya yanmasın diye! Yani devamlı artan bir enerji ile boğaz, bir sabit vardır: Planck sabitinde ‘ h ‘ bir kozmik denge! Nükleer enerji santralleri, bu dengede olması için ne kadar otomasyon oluşturmakta ise de toplu katlinslardan kacinamadik! Şeytan taşlamaya gerek var mı, nükleer santral varken!
Şu bir yerden duyduğuyla yorum yapma işi heralde bizim ata mesleğimiz. Analiz maalesef milletçe bize zor gelen birşey. Çünkü emek ister araştırma ister zaman ister. Oysa konuşmak kolay, rahatlatır. Nükleer düşmanlığını ülkede anlayabilmek oldukça güç. Avrupa nükleerleri kapatıyor efsanesi, Almanya her yeri yenilenebilire dönüştürecek efsanesi. Arkadaşlar herşey entegre bir şekilde dizayn edilir, gelecek projeksiyonu yapılmadan birşey yapılmaz. Çok eleştirdiğiniz nükleer santral gerek kapasite faktörü, gerek operasyonel kolaylığı, gerek arz güvenliğine yaptığı katkı gerekse temiz olması ile müthiş bir kaynaktır. Tek düşündüğümüz şey felaket senaryosu ya patlarsa. Ona göre önlem alıyorsunuz mühendislik çözümleri geliştiriyorsunuz. Evde yangın çıkar diye elektriksiz ya da ısınmasız mı oturuyorsunuz? Ya da uçak düşerse diye 2500 km’yi karayoluyla mu gidiyorsunuz? Bu da onun gibi. Hüsniye Hanım’ı enerji bakanı yapsak tüm enerjimizi rüzgar ve güneşe çevirecek anlaşılan. Basit bir soru o halde kendisine. Böyle bir enerji arzında güneş gece yokken elektriği kim üretecek, evlere elektrik nasıl verilecek? Elektriğin depolanamadığını heralde biliyordur kendisi. Rüzgarın arz fazlasında şebekeler üretilen fazla enerjiyi nasıl taşıyacak? Lütfen birşeyi eleştirmeden önce idealin ne olduğunu anlamaya çalışın. Bir örnek vermeden önce sohbet ortamınızda duyduğunuz şeyi değil de gerçeği örnek verin. Almanya’nın kaynak bazında kurulu gücünün %13’ü nükleerden, %17’si kömürden, %23’ü linyitten %12’si doğal gazdan yani toplamda %65’i yenilenebilir dışı kaynaklardan oluşmakta. Böyle olmak da zorunda çünkü arz güvenliği böyle sağlanılır.
P.S. Boğaziçi’nden örnek vermişssiniz, Boğaziçi mezunuyum.
Adamsın adam… Araştırmak nedense Bizim ülkemizde çok uzak bi kavram. Efsanelerle laf kalabalığı yapıyolar.