Makine Mühendisi Günlüğü
İkinci otomobilim Citroen C5’i nisan ayında sattım. 86.000 kilometre satın aldığım aracı 125.000 km’de sattım. Bir buçuk yıllık süreçte 40.000 kilometre yol yapmış oldum. Yapılan her kilometrenin keyif verdiği böyle bir otomobilden ayrılmak çok zor oldu.
C5’le tanışma ve tercih sebebimi anlatayım öncelikle. İlk aracım Citroen C3 idi. C3’e alıcı bulduğum gün hemen yeni bir araç arayışına girdim. Birkaç saat içerisinde ilan sitesinde bu aracı gördüm. Resimlerde son derece temiz durması, 10 yaşında olmasına rağmen kilometresinin henüz 86.000’de olmasının yanında Hydractive süspansiyon gibi sıradışı özelliklerine rağmen fiyatının piyasadaki “eşek” diye tabir edilen çoğu araçtan ucuz olması nedeniyle düşünmeden satın aldım. Samsunlu bir bankacının sattığı aracı saatlerce inceledim, tek bir kusur dahi bulamadım. Gerçekten çok memnun kaldım.
Birinci Nesil Citroen C5 Hakkında
Birinci jenerasyon C5, 2000 yılında yollara çıktı. Citroen XM ve Citroen Xantia modellerinin yerini alan C5, markanın hem yeni C isimlendirmesinin ilk modeli hemde PSA gurubunun PF3 adını verdiği platform üzerine kurulan ilk modeliydi. İlk C5 markanın önceki modellerindeki köşeli tasarımlardan kurtulup daha yuvarlatılmış, daha kaslı bir havaya sahipti. Modern bir izlenim veren otomobil Citroen’in olmazsa olmazı Hydractive süspansiyonu da standart olarak barındırıyordu. D segmentte yer alan C5, Alman otomobilleri Opel Vectra, Ford Mondeo ve Volkswagen Passat’ın direk rakibi konumundaydı.
Birinci nesil C5, 2004 yılında makyajlandı. Aslında bir Citroen modelinin bu kadar kısa sürede makyajlanması alışık olunan bir durum değildir. Citroen aynı tasarımı uzun yıllar sürdürmeyi gelenek edinmiştir. Bu yenilemede hem Passat’ın hemde Vectra’nın kasa değiştirmesinin etkisi büyük. Yenilenen C5, farklı ön, arka ve kokpit tasarımına sahip olmakla birlikle ESP, Xenon far, otomatik silecek, far vs. gibi çok sayıda teknolojik özelliği de beraberinde getirdi. 2007 yılına kadar üretimi devam eden makyajlı C5, ülkemizde özellikle 1.6 HDi motorla ilgi gördü.
Açıkça belirtmek gerekirse birçok kişi bu aracın tasarımını beğenmiyor. Gereğinden sade buluyor, hatta bumeranga benzeyen arka farlar için “Ne biçim yapmışlar” ifadesini çok duydum. Aslına bakılırsa bu tepkiler kısmen doğru. Aracın ön dingil genişliği (1.528mm) ile arka dingil genişliği (1.495mm) arasında 33mm fark var. Aracın önü ve arkası arasındaki genişlik farkı belirgin bir şekilde görülebiliyor.
Tasarımda dikkat çekici aslında çekmeyici unsurlardan biri tampon altlarında ve marşpiyelerde bulunan siyah plastik parçalar. Cross modellerinde görmeye alıştığımız bu parçalar aracın yükseltilip arazide kullanıldığı zamanlarda çok kullanışlı oluyor ama diğer türlü göze hoş gelmiyor. Üzerindeki kromajlı parçalar bir nebze olsun görünümünü iyileştiriyor. Bu plastik aksam sayesinde marşpiyesi ezik C5 görmek imkansız olmuş. Ön çok kaporta hasarı oluşan marşpiyeler C5’te problem olmaktan çıkıyor.
Sahibi olduğum C5’te 1.6 litrelik dizel motor yer alıyordu. Günümüzde farklı isimlerle ve teknolojilerle halen daha üretimi devam eden bu motor seçeneği 4000 devir/dakikada 110 beygir güç, 1.750 devir/dakika’da da 240 Nm tork veriyordu. Belki ilk çıktığı dönemlerde 1.6 motor bu arabayı taşır mı yorumları yapılsa da günümüzde bu motor seçenekli C5’ler için “Ooo iyimiş” deniliyor. Hakikaten de iyi. Sürücüyle birlikte 1.500 kg gelen aracı 11.3 saniyede 100 km/s hıza çıkartabiliyor. Ayrıca katolog verisi 5.5 litre ortalama tüketim sunuyor. Katolog verisi son hız olan 190 km/s hıza rahatlıkla çıkabiliyor. Citroen C5’te D segment otomobile yakışacak yalıtım var. Bu nedenle dizel motorun sesini camı açmadığınız sürece duymuyorsunuz. Değinmek istediğim diğer bir konu da şanzıman. Manuel şanzıman diğer Citroen modellerindeki gibi kemikli yada boşluklu değil. Yolunu çok rahat buluyor, dişli oranları harika. Tek eksiği 6 vites olmayışı. 5. vites 130 km/s hızla giderken devir saati 3.000’i gösteriyor. Bu nedenle yüksek hızlarda ekonomik olamıyor.
90 km/s ortalama hız seviyelerinde son derece ekonomik. 66 litrelik tanker gibi deposu sayesinde 1.500 kilometrelik menzile ulaşabilirsiniz. Dikkatli kullanımla birkaç kez Rize – Manisa arasında git gel yaptım. D segment bir otomobil için harika bir değer.
Motorda Yaptığım Modifikasyonlar
Motor her ne kadar performaslı ve düşük tüketimli olsa da birkaç değişiklik yaptım. Öncelikle katalizörü iptal ettirip yerine krom borudan downpipe uygulaması yaptırdım. Bursa’daki Magic Pipe isimli firmada yaptırdığım işlem sonrasında alt devirler cansızlaştı ancak 2000 devir dakikadan sonra ataklık arttı. Ayrıca vites geçişlerinde ve 2000 – 2500 devir aralığında blow off uygulamarına benzer turbo sesi duyulmaya başlandı. Spor otomobillerde duymaya alışılan bu sesin böyle bir araçta duyulması şaşırtıcı.
Motorda yaptığım ikinci değişiklik chip tuning uygulaması oldu. İzmir’de bulunan Ege Turbo’da hem turbonun bakımı yapıldı hemde chip tuning uygulandı. Ayrıca EGR valfi de yazılımsal olarak iptal oldu.
Bu iki işlemin sonunda C5, 2.0 motorların performansını daha atak bir şekilde sunar oldu. Expertizcilerdeki dandik dyno cihazlarında ölçüm yaptırmak istemediğimden teste sokmadım ama son haliyle 140 beygir civarlarına çıktığını düşünüyorum. Ara hızlanmalardaki ataklık arttı, son hıza çıkma isteği arttı. Tüketim de arttı 🙂
C5’lerin son hızı 193 km/s’de yazılımsal olarak sınırlandırılmış. Bu nedenle düz yoldaki denemelerimde bu hızı geçemedim. Ancak eğilim yolda 214 km/s (hem GPS hem gösterge değeri) son hız değerine ulaştım.
Bu arabanın en can alıcı noktasını sona sakladım. Yol tutuşu normal arabalardan çok farklı. C5’ten inip başka bir otomobile bindiğimde, bindiğim araba için acaba bir amortisörü patlak mı diyorum. Yoldaki geçişleri ve bozuklukları hissettirmeyen çok özel bir süspansiyon sistemi var. Hydractive 3 adı verilen sistemde normal araçlar gibi amortisör, yay bulunmuyor. Özel tasarımlı bir amortisör ve yay görevini üstlenen akümülatör (azot tüpü) bulunuyor. Devasa bir alana sahip olan motor bölümünün sağ tarafında bu sisteme ait hidrolik deposu ve motoru bulunuyor. Bu hidromotor araç beyninden gelen komutlara ve kullanıcıdan gelen komutlara göre aracın yüksekliğini değiştiriyor. Sistemin benim tespit edebildiğim şöyle özellikleri var;
Hydractive süspansiyonla ilgili merak edilen konuların başında sistemin arıza etmesi geliyor. Sistemin bakım aralığı 5 yıl yada 200.000 kilometre. Sistem çok kötü kullanılmadığı sürece arıza vermiyor. Benim aracımda kontroller dışında bir bakım yapılmadı. Arıza verse dahi korkulacak masrafı yok, sifer denilen yeşil akümülatörler piyasadaki birçok makinede kullanılıyor. Bu nedenle iş makinesi yedek parçası satan yerlerde ve Hydrac gibi firmalarda çok kolay bulunabiliyor. Sistemdeki çelik boruları yine iş makinesi hortumları basan hortumcularda yaptırabilirsiniz. Hidrolik pompası sisteme LDS yağı harici yağ konulmadığı sürece arıza vermiyor. Sistemde sadece amortisörleri bozarsanız sizi bir maliyet bekliyor ki kaza yapıp bükmediğiniz sürece bu amortisörlere birşey olmuyor.
Citroen için genel yargı ikinci elinin olmadığına dairdir. Hal böyle olunca bu araçların ikinci el değerleri düşüyor. Bu araçları bilen kişiler tercih listesine koyuyor. Ama bakanı yok mu, var, hemde çok fazla. Aracım yaklaşık iki ay ilanda kaldı. 12.000 görüntülenme ve 100 civarında favoriye eklenme aldı. Hergün bir kişi kesin aradı. Fena sayılmaz.
Aracım 10 yaşına girdiğinde triger setinin değişimi, kızdırma bujilerinin değişimi ve Hydractive süspansiyonun bakımı için İzmir Bayraktar resmi Citroen servisine gittim. Konunun detaylarını TRCitroen’de yazdım. Tekrar burada detaylara girmeyeceğim. Meselenin özeti şu; servis kızdırma bujilerini değiştiremedi, motoru açtığı gibi geri toplayamadı. Konuyu okumak için tıkayın.
Citroen C5’te yer alan 1.6 HDi dizel motor, uzun yıllardır Citroen, Peugeot, Volvo, Ford gibi birçok markada kullanılan bir motor. Bu nedenle parçalarını hem farklı yerlerden farklı markalar altında temin edebiliyorsunuz. Orijinal parçalar ile 250 TL civarına periyodik bakımını yaptırmak mümkün. Hydractive süspansiyon konusundaki deneyimlerimi zaten üstte yazdım. Sadece kaporta konusunda biraz sıkıntılı. C5 sıradan bir piyasa otomobili olmadığından yan sanayisi çoğu parçasında yok. Orijinal yedek parça almak durumundasınız. Fiyatlar yinede makul düzeylerde.
Araç hakkında çok daha fazla bilgi için TRCitroen konuma tıklayınız: 3 Gitti 5 Geldi. Yeni Aracım 2006 Citroen C5 1.6 HDi SX – 53FF994
Kozak Yaylası Arka
Yaklaşık bir buçuk sene kullandığım aracı önceki ay sattım. Satalı 2 ay oldu ama pişmanlığım devam ediyor.. Yeni aracım 2012 Peugeot 208 1.6 e-HDi ETG6 oldu. D segmentten B segmente geçiş çoğu yönden kötü olsa da şehir içi park sorunundan kurtulduğum için mutluyum. 208 ile ilgili konum için tıklayınız: Citroen’e Ara, Aslan’a Merhaba! 2012 Peugeot 208 1.6 eHDi ETG6 Allure 53FF989
Çok teşekkürler bu kadar güzel ve açık bilginden dolayı benimde 2008 eski kasa var bende memnunum
merhaba
öncelikle hayırlı olsun
Sayın meslektaşım bu ara c5 bakıyorum. Tecrübeli birinn yorumları çok faydalı oldu
Klavyenize sağlık. Teşekkürler.
turboda ıslık sesi bu modellerde (c5) kronikmidir
gerçekten tank gibi araba çok beğeniyorum yeni kasaları şuan biraz daha hoşuma gidiyor. incelemede aracın herşeyini anlatmışsınız elinize sağlık.
Yeni zamlarla biraz zor alırız.
Hello, what are the Wheels on your car?
Peugeot 308CC wheels. Its name is lincancabur.
10 gün oldu 2007 C5 1.6 HDİ alalı. Şimdilik çok memnunum. Eşim ilk bindiğinde “Gemi gibi arabaymış”” dedi. Bu modele göre dolu bir araba. Otomatik ya da kumanda ile katlanan ayna ya benim arabada yok ya da ben bulamadım bilemiyorum.